| |||
EREĞLİ MEDYASI NEREYE?!.Fikri KAPAN![]() Medya, toplumu bilgilendiren, (gerektiğinde) yönlendiren mi olmalı, yoksa olmadık şekilde bilgilenen ve yönlenen mi?!. Bu konuda elbette üstatlara çok iş düşüyor ancak, onların da verdiği bir şey yok! Kimi üstat, suya, sabuna dokunmadan ilerleyen yaşının güzelliğini yaşamaya, kimisi de, çoğunlukla ulusal, istendiğinde de yereli konu ederek, günlerini dolduruyor! Ki, (üstatlığına dayanarak olsa gerek) zaman zaman yazılarında yerel medyayı küçümseyerek de, prim yapma gayreti içinde oluyor. Kaldı ki; adı üzerine, ‘ulusal’ ve ‘yerel’ diye ayrışmaya rağmen, ‘yerel’in, dar kapsamda kaldığını, siyasetin içine de bu gözle baktığını savunuyor(lar)! (Tuzu kuru, cebi dolu, sırtı pek olanlardan bahsediyorum!) *** Ereğli medyasının 1980’li yıllarına baktığımızda, sanki bugüne göre daha iyi ancak, bugünlerde de aynı koşul ve duruşların yaşandığını gördüğümüzü de söylemek mümkün. O yıllarda da ‘eskiler’ diyebileceğimiz bazı üstatlar, çalıştıkları basın kuruluşunda ‘kalemleri’ ile bir şeyler oynarken, “eline kalem-kağıt, boynuna fotoğraf makinası” verilen dedikleri basın mensupları ise, her tür olumsuzluğa rağmen bir şeyler yapma gayreti içindeydi. O yılların bir başka özelliği de, sayısal olarak az olmalarının yanı sıra daha güçlü basın kuruluşları, bir birine haber atlatma yarışında olan basın mensupları bulunuyordu. Bugünkü kadar olmasa da aralarında dargınlık, kırgınlık yaşananlarda vardı; futbol ya da diğer spor dallarında (hatta TBMM’de!) olduğu gibi ılımlıların devreye girmesi ile sorunlar çözülebiliyordu! (Bir kaçının açığa çıkarması dışında) Kol kırılıyor ama yen içinde kalıyordu! *** Gazete sayısının artmaya başlaması ile birlikte işitsel (radyo) ve görsel (TV) yayın kuruluşlarının devreye girmesi, doğal olarak çalışan sayısını da artırmış, meslektaşlarımız(!) bir anda çoğalmaya başlamıştı! Ben bile, fahri olarak spor haberi takip ederek, şiir yazarak içinde bulunduğum mesleğe, 90’ların başında (merhum Yılmaz Yaman’ın zorlaması ile) aktif olarak katılmak durumunda kalmıştım! Ailecek gazete dağıttığımız, linki olmayan televizyon yayınında(!) 48 saat eve gitmeyerek, VHS kasete hazırlanan görüntüyü, Göztepe’deki videodan yayına vermeye koştuğumuz günler çok uzak değil! Merhum Şadan Sönmez’in, ciddi duruşuna rağmen içinde kaynayan espri anlayışı ile mesleğe yeni giren arkadaşları asılsız habere yönlendirerek yaptığı muziplikler!.. *** Zorluğu, güzellikleri ile yaşanan o yılların ardından bugünler!.. Çoğalan, ancak dar çerçevede(!) çırpınan yerel medya… Ereğli medyası!.. Çoğalmaya rağmen, (üstatlarımız dahil!) kendini yenileyemeyen, gelen ve gelecek kuşaklara bir şey bırakmayı ilke edinemeyen Ereğli medyası!.. Düzenlenen bir basın toplantısında, yöneticiye yöneltilen soruyu, (sanki avukatıymış gibi) cevaplamaya çalışan medya çalışanı!.. Yayın organı çok, yetişmiş elemanı az olmasına rağmen, çalınanın maaşını vermeyen (veremeyen), sigortasını ödemeyen (ödeyemeyen) basın kuruluşları!.. En acısı da, toplumu bilgilendirme, (gerektiğinde) yönlendirme görevi üstlenen medyanın, 3-5 YTL karşılığında verilen reklam öncesi, üstelik kendisine de hakarete varan sözlerle yapılan açıklamaları 9 sütun manşetlerle tam sayfaya taşıyan konuma gelmesi! Bu koşullarda Ereğli medyası nereye mi gider? Sessizlik sonrası kopacak bir fırtınaya!.. 5.02.2008 11:08:51 Bu yazı 1831 defa okunmuştur Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
![]() ![]() YORUM EKLE
![]() 05.02.2008
Vedat Kılıç diyor ki;Fikri abi tebrik ederim. İçerisinde bulunduğumuz zorlukları, duygularımızı aktarmışsın yazında. Gazetecilik iş bulamayıpta çalışanların mesleği olmamalı. Herkes kendine çeki-düzen vermek zorunda.Mesleğimiz ayağa düşmektan kurtulmalı. Bununda başarmanın yolu çürük elmaların aramızdan temizlenmesidir |
![]()
Şu anda 11 kişi online
Toplam ziyaret : 81.483.127 ![]() ![]() Devamını oku » 10.03.2025 10:24:15 tarihinde yazıldı 951 kez okundu ![]() Devamını oku » 15.04.2025 11:45:12 tarihinde yazıldı 263 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 11.02.2025 13:02:26 tarihinde yazıldı 744 kez okundu |