Fikri KAPAN : BARIŞ VE FESTİVAL...

(Hakimiyet Gazetesi'nin resmi internet sitesidir)

BARIŞ VE FESTİVAL...

Barış'ın (Akarsu) Ereğli'ye hangi yıl geldiğini tam olarak hatırlayamıyorum ama Alp Kafe'de sahne almaya başladığı dönemin ardındaki süreci iyi anımsıyorum.
   Oğlum Fizel ile iyi arkadaş olması sebebiyle sık sık gittiğimiz kafede onu dinlemenin ne de büyük ayrıcalık olduğunu söylesem inanın abartmamış olurum.
   Uzun saçlarını savurarak, ağırlıklı olarak Cem Karaca ve Barış Manço'nun şarkılarını özümsemiş bir şekilde sunduğu rock türü şarkılara kattığı kendine has yorumu ile bu tür müziği sevene de sevmeyene de dinlettirdi kendini…
   Herkese sıcak davranışları ile sempati çemberini epeyce genişleten Barış'ın, bana karşı saygılı tavrı hala gözlerimin önündedir. Hatta, onu dinlemeye her gidişimizde, (tarzı olmadığı halde) benim için çok sevdiğim “Ormancı Türküsü”nü söylemek zorunda kalırdı Barışım…
   1998 yılının Kasım ayında genel yayın yönetmenliğine atandığım ERT'nin zor dönemleriydi ve epeyce ekonomik sıkıntı çekiyorduk. Yine de oluşturduğumuz iyi bir ekip çalışması ve ER Ajans'ın desteği ile aldığımız reklamlar sayesinde geçinip gidiyorduk. Tabi patronun (Mustafa Arık) zor günlerine rağmen sağldığı desteği de 'es' geçmemek lazım.
   2000'li yılların başlarıydı…
   Barış'ın, televizyonda program yapmak istediği iletildi bana… Elbette itiraz etmeyecektim ancak ekonomik sıkıntı nedeniyle O'na destek olamayacağımı söyledim.
   Buna rağmen programına başlamıştı. Ne kadar verdiğimi hatırlamıyorum ama oldukça cüzi bir miktar para verdiğimi anımsar gibiyim..
   Ereğli'den katılmıştı “Akademi Türkiye” yarışmasına…
   Zaman zaman aksasa da Ereğli'den büyük destek almıştı Barış…
   Ereğli'de kaldığı dönemde bir ara Fizel ile birlikte kiraladıkları evde oturmuşlardı.
   Yarışmanın dışında kaldıkları yerdeki görüntülerin bazılarında Fizel haykırıyordu!
   “Baba ya… benim kırmızı eşofmanımı giymiş yine!...”
   Aslında hoşuna gidiyordu Fizel'in!..
   Özellikle üne kavuştuğu sürede epey bir süre herkesten gizlemeye çalıştığı sevgilisi Zeynep'in (Koçak) Fizel'e yaptığı espirileri hatırlıyorum da!..
   ***
   Yarışmanın final gecesi, ilk üçe giren adayların bölgelerinden yapılan canlı yayınların biri de Ereğli'dendi…
   Dönemin Belediye Başkanı Halil Posbıyık'ın da bulunduğu alandaki coşkuyu bir hatırlayın hele!..
   … Ve beklendiği gibi barış birinci olmuş, akabinde de Ereğli'deki festivale katılmıştı…
   Ana Sahnedeki konserinde, “birinciliğimde, ikinci memleketim olarak gördüğüm Ereğli'nin ve halkının büyük desteğini gördüm…” sözleri hafızalardadır..
   ***
   Bugün, Ereğli'nin tanıtımında son derece önemli olan “14. Uluslararası Sevgi, Barış, Dostluk Kültür ve Sanat Festivali” start alıyor…
   Geçirdiği trafik kazası sonrası verdiği yaşam mücadelesine 5 gün dayanabilerek aramızdan ayrılan Barış'sız!.
   Ereğli Belediye Başkanı Murat Sesli, festival süresince Barış'ın seslendirdiği şarkıların yayınlanacağını, bu sayede O'nun hep hatırlanacağını söylüyor.
   Ayrıca, adının ise belirlenecek bir bölgeye verileceğini kaydediyor.
   Barış'ın Ereğli'ye verdiği değere karşı atılmış son derece önemli bir adım.
   Ben de öneriyorum; Barış'ın adı, sahil bandındaki Amfi tiyatro'ya (zira oyunculuk yönü de var) verilsin.
   Geçtiğimiz aylarda yitirdiğimiz yerel sanatçımız Alaattin Gelen'in adı da Çınaraltı Sahnesi'ne…
   Sizleri unutmayacağız arkadaşlar… Ruhunuz şad olsun…

6.07.2007

Bu yazı 2041 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

YORUMLAR (1)

YORUM EKLE

08.07.2007

SADE VATANDAS diyor ki;

Alaaddin GELEN Ereğli Türkülerini yeniden derledi,vefa için destek gecesi düzenlendiğinde o gün ereğliyi yönetenler sadece 1 bilet alabildiler..çünkü Alaaddinin gecesinde sov yoktu.şimdi meydanlarda ereğli türküleriyle dolaşanların biraz yüzü kızarmıyormu?ikisini de saygıyla anıyoruz