|
| |||
BAKAN’IN YANITI- OTOYOLDAKİ DURUM!Fikri KAPAN
Yaklaşık bir aydır, dövizin Türk Lirası üzerindeki hareketliliği ekonomi çevrelerinde olduğu kadar, sade vatandaşın da ilgi odağı oldu. Yaşananlar ve gelişmeler, yerelde de sokaktaki vatandaşın takibini ‘en yakına alıdğı’ durum haline geldi! Karadeniz Ereğli’de, bankaların, döviz bürosunun önünden geçen hemen hemen her vatandaşın, “acaba dolar-euro ne kadar oldu?” merakını giderebilmek için kafasını çevirdiklerini çok gördüm! Ben de dahil cep telefonlarımızdan sürekli takibe aldığımız dövizdeki yükselişin (dolayısıyla Türk Lirasının değer kaybetmesinin) nereye varacağını hep merak ettik, etmeye de devam ediyoruz! Tabu bu merakımızı giderecek makam ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan alacaktı, veya damadı Maliye Bakanı Berat Albayrak..! *** Geçmişinde ‘iyi gazeteci’ olarak bilinen (!) Ahmet Hakan, herkesin büyük merakla beklediği konuyu, işin ikinci muhatabı olan Maliye Bakanı Albayrak’a sormak için program yaptı! Albayrak’ı, çalıştığı CNN Türk’teki programı konuk alan Hakan, yaşananlardan kendisinin de ‘Endişeli’ olduğunu “Dolar yükselince telaşlanıyorum, Kur yükselince telaşlanıyorum, eyvah diyorum. Eyvah diyorum, her şey pahalanacak, ülkemizin ekonomisi kötüye gidecek. endişelenmeli miyiz?"şeklinde yönelttiği soruya, Bakan Albayrak’ın ne cevap vereceğini herkes ‘pür-dikkat’ izliyor, dinliyordu! İşte Bakan Albayrak, herkesi merakla beklediği ve “gülerek!” dinlediği sorunun cevabına, Hakan’a yönelttiği ‘karşı soru ile’ bakın nasıl bir yaklaşımda bulundu; Albayrak, "Dolarla mı maaş alıyorsunuz? Dolar borcunu z mu var? Dolarla bir işiniz var mı?” diye başlayan sorularının ardından, yine 1980 öncesine dönük hatırlatmalarla yanıt veriyor. !!! Şaşkına döndüm! Maliye Bakanı, ülkedeki döviz kurlarının yükselişine ilişkin soruya, bu şekilde sorularla başlayan yanıtı olamazdı, olmamalıydı! Tabi ki, herkes dolarla yada euro ile maaş almıyor, ödeme yapmıyordu. Ancak şunu herkes de çok iyi biliyor ki; bir çok ülkede olduğu gibi, yurt dışı alımları (ithalatı) yüksek ülkelerde döviz hareketliliği, o ülkenin ekonomisini çok yakından ilgilendirir. Bunu çok küçük örneklersek; Eğer demir üretimini yurt dışından getirdiğiniz cevhere ödediğiniz dolar ile yapabiliyorsanız: ve bu üretimin birçok sektörde kullanıldığını biliyorsak, akaryakıtın ülkeye girişinin dövize endeksli olduğunu biliyorsak, ithal ettiğimiz doğalgaz, hatta ‘yap-işlet-devret’ modeli uyguladığımız otoyol ve köprülerde verdiğimiz “geçiş garantisini” de bu yolla yaptıysak; Bırakın konunun Ahmet Hakan’ın dolar ile maaş almasını, evine bir kuru ekmek götürme gayretinde olan sade vatandaşı bile etkilediğini bilmemek nedir?!. *** Bakan Albayrak’ın bu söylemini çok düşündüm! Dedim ki; aklı başında biri böyle konuşur mu? Albayrak, oldukça aklı başında biri, sözlerini bilerek söyleyen, gözleri ile hareketlendirerek de karşıya ‘iknalı’ aktarmayı başaran Bakan… O zaman bunu bilmeden, hemen aklına geleni söyleyerek mi yaptı? Sanmıyorum! Hemen aklıma, akaryakıta zam geldiğinde yapılan sokak röportajlarında bir vatandaşın “istediği kadar artsın beni ilgilendirmez. Ben zaten hep 50 liralık alıyorum” söylemi geldi! Acaba dedim; Bakan7ın ‘Dolarla mı maaş alıyorsunuz?” soru/yanıtı, bu tür vatandaş üzerinde “ben de zaten dolarla maaş almıyorum ki, beni neden etkilesin!” algısı mı oluşturur!!! *** Aslında eleştirimin bir diğer ucunda; yıllar öncesinde mesleğini ‘iyi’ yaptığına inandığımız (!) Ahmet Hakan’ın, böyle bir yanıt karşısında ileriye gidememesi de yer alıyor! Hani programlarında konuklarının söylemlerini, ‘sanki anlatamamışlar gibi, “yani siz şöyle mi demek istiyorsunuz” diye düzeltebilen Hakan’ın, böyle bir yanıta verecek karşılığı olmaması, yada sorusunu güncellememesine çok şaşırdım! İSTANBUL DÖNÜŞÜ OTOBAN!!! Konu ile bağlantı kurabilecekmisiniz bilemiyorum ancak, geçen hafta başında günü-birlik İstanbul seyahatimde yaşadığıma hem çok kızdım, hem de çok şaşırdım! Avrupa yakasından, Karadeniz Ereğli’ye dönüş yolumu girdiğim İstanbul’da, çevre yolundan Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçerek sürdürüyordum. Elbette koca (!) tabelaları takip ederek… Kadıköy/Ankara istikameti doğru olduğundan hep bu yönü tercih ettim. Ta ki, bir yerde Ankara/Yavuz Sultan selim Köprüsü” çıkışına kadar! “Tuzak” olabileceğini elbette düşündüm de, Kadıköy istikametini gösteren tabelada artık ‘Ankara’ yazmıyordu! Yani/Sanki zorunlu bir çıkıştı bu! Ayrıldım, ayrılmaz olaydım!!! Meğer beni, gururla anlatılan “Kuzey Marmara Otoyolu”na yönlendirmiş bu tabela! Nasıl bir yöntem ve sistemse, Gebze-Dilovası’na kadar gelinen otoyolda –her hangi bir yan yola ayrılmadan- 5 adet (kimileri 5 adet diyor) giriş-çıkış ücretli geçiş bariyerleri konulmuş! Her biri ayrı para basıyor. Sanırım girdiğim ilk noktadan çıkışa kadar (yaklaşık 80 kilometre kadardır) 50 lira civarında para ödüyorsun! İddia odur ki; bu kadar kısa mesafede bu kadar çok geçiş noktası olmasının nedeni; güzergahta 10-15 kilometrelik aralıklarla yol inşaatları farklı firmalara (kim olduklarını bilmiyorum!) ihale edilerek yaptırılmış! Dolayısıyla da herkes kendi bariyerlerini kurarak para basıyor!!! *** Tercih meselesi… Rahatını düşünen, parası bol olan bu yolu tercih edebilir! Ancak acı ve üzücü olan şu ki; Kimin, ne hakla, beni, mecburi bu yola yönlendiriyor olması!!1 Neyse yine sinirleniyorum, başka şeyler yazmamak için… Kalın sağlıcakla… 18.08.2020 09:01:30 Bu yazı 1793 defa okunmuştur Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
  YORUM EKLE
 
 |
Şu anda 14 kişi online
Toplam ziyaret : 81.477.714 
 Prof. Dr. Yücel ÜSTÜNDAĞ { SAĞLIKLA }
MİDE KANSERİNDE ENDOSKOPİK TEDAVİDevamını oku » 10.03.2025 10:24:15 tarihinde yazıldı 950 kez okundu 
TAŞIDIĞINIZ YÜK SADECE KİLONUZ DEĞİL: FAZLA KİLOLARIN ORTOPEDİK ETKİLERİDevamını oku » 15.04.2025 11:45:12 tarihinde yazıldı 261 kez okundu TUĞBA ARSLAN TAMİRCİ { KALEMİMDEN }
GEÇ OLMADAN VEDALAŞIN…Devamını oku » 11.02.2025 13:02:26 tarihinde yazıldı 743 kez okundu | ||
