ORTAK NOKTA BULUNMALI

Geçen hafta sonu (malumunuz!) torun hasreti nedeniyle İstanbul’a gittim; 3 gün de ‘doya doya’ hasret giderdim.

Hani bazen Ereğli’den ayrılmamam gerektiği gibi bir saplantıya da kapılmıyor değilim! Zira hemen hemen her ayrılışımda ilçede farklı olaylar gelişiyor, gündemler yaratılıyor!

Bu kez de, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları’nda (Erdemir) çalışan işçilerin ‘sessiz tepkisi’ oluştu Ereğli’de…

Yerel-günlük bir gazetede bir gün öncesinden ‘işçi eylem yapacak’ türünden haber çıkınca, İstanbul’da telefonum susmadı!

“Fikri Tür Metal Eylem mi yapacak?”, “ağabey böyle bir şey varmış, bilgi alabilirmiyiz ki?!”, “kimseye ulaşamıyoruz, haberi nasıl yapacağız!!!”^

Elbette önemliydi; Erdemir işçisinin fabrikanın giriş kapılarına kadar geldikleri servis araçlarından inip, kapılarda (güvenlik amacıyla oluşturulan) turnikelerden tek tek geçerek iş yerlerine gitmelerin altında bir şey yatıyordu!

Biraz soruşturunca başlıca gerekçeleri bulduk; İşçinin iddialarına göre iş yerlerindeki performanslarında, hakları olan izin günlerini kullanmalarında’ keyfiyet’ oluştuğu, bazı işletmelerde ‘taşeronlaşmaya gidildiği/gidileceği’ gibi çalışma yaşamını olumsuz etkileyecek iddialar ortaya atılıyordu.

İşi ilginç kılan ise Türk Metal’de örgütlü işçilerin bu işi ‘sessiz-sedasız’ yapmasıydı!

Gerçekleştirilen sessiz tepki sırasında giriş kapılarında Türk Metal temsilcilerinin varlığı da görünüyor ancak sendika da bu konuda bir açıklama yapmıyordu!

***

Biraz sorgulayınca gerçeğe doğru yol alabildik…

Ne işçi, ne de sendika olayın çok da dallanıp, budaklanmadan tamamlanmasını ancak, (varsa ve doğruysa) ortaya atılan iddiaların giderilmesine yönelik de gerekli adımların atılmasını istedikleri ortadaydı.

***

Değişim’den Hüseyin Aksakalak’ın yazısını okudum; aynı konuyu (bence) çok güzel kaleme almış, örgütlü işçinin gücünü ortaya koymuş.

Aksakal’ın (o dönem birlikte çalışıyorduk) Ereğli’deki tersanelerde yaşanan sıkıntılı dönemlerde, yüzlerce işçinin şehir merkezine yürümelerini; dönemin kaymakamı ve emniyet müdürüne rağmen polis engelini aşıp ilçe merkezine girmelerini anımsatması çok yerinde olmuş.

Kaldı ki, arkasında ‘örgüt gücü olmayan’ kitlelerin ne derece zorluklar çektiğini vurgulaması ise ayrıcalıklıydı…

***

Yine Hüseyin arkadaşımın, eski Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın Türk Metal’e ve Erdemir’e yönelik ağır eleştiri ve tavırları sonrası yaklaşık 2 bin işçinin belediye binası önüne yürümesi; işçi dışından bazılarınca ‘provokatif girişimleri’ karşısında işçinin duruşunu, tavrını ortaya koyması, örgütlü gücün ne derece disiplinli olduğunu da gözler önüne sermiş.

***

Türk Metal, ülke ve dünya sendikal örgütlenmesinde gerçekten ciddi bir “değişimi” gözler önüne sermesiyle biliniyor.

Hak arama mücadelesindeki sloganları olan ‘üret, kazan, kazandır’ sloganını belki de en iyi yürüten, emek karşılığında alınacak hakların şeklini güncelleştiren ve geliştiren yapısıyla bilinir Türk Metal…

Dolayısıyla; öncelikle üyelerine yönelik seminerlerde ve iş dünyasında bunları çok iyi anlatarak da hayata geçmesini sağlar…

***

Erdemir de Türkiye ve Avrupa’da, ağır sanayi sektöründe kendini kanıtlamış hatta ülkemizde oluşturduğu “Erdemir Kültürü” ile de bir nevi ‘okul’ halini almış bir kuruluştur.

Elbtette ‘özelleştirmeden önce ve sonrası’ dönemlerinde yönetimsel değişim ve anlayış hakim olduysa da, oluşan ‘Erdemir Kültürü’ yine de hep ön planda tutulmuştur.

Dolayısıyla; bir yandan ne yaptığını bilen bir Erdemir, diğer yanda da ne  ve nasıl isteyeceğini bilen bir Türk Metal…

Ortada ise oluşturduğu ‘örgütlü gücü’ çok iyi kullanabilen işçi…

Böyle hassas ve olağanüstü durumlarda elbette taraflar bir araya gelecek, (varsa) sorunları yine birlikte çözeceklerdir.

İş dünyasındaki çalışma koşullarının ‘olasılıklarından’ olan bu durumu da, tarafların bir araya gelerek çözeceklerine inanıyorum.

Bu yazı 1890 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Tweetle

YORUMLAR (0)

YORUM EKLE

YORUM EKLE

---

---