| |||
NEREYE GİDİYORSUNUZ?!Fikri KAPAN![]() Özellikle son yıllarda ilçe medyasını birileri istediği gibi kullanmaya başlayınca, içerideki birliktelik kıvılcımları da tamamen sönme noktasına doğru gitti. Neyin, ne olduğu bilmeden, sırf yaranmak ve rant uğruna kalem sallayanlar, meslektaşları hakkında olmadık ve gerçek dışı şeyler yazanlar… En kötüsü de, bir dönemler Zonguldak’ın dahi imrendiği Ereğli Gazeteciler Derneği’nin, bugünkü yönetim kurulu başkanı Necati Günay’ın tavır ve tutumlarının derneğe verdiği zarar en üst noktalara çıkmaya başlaması… Günay, derneği, adeta yıllarca çeşitli görevlerinde yer aldığı siyasi partisi gibi yönetmeye çalışırken, görüntüsündeki (yaşı itibariyle) ağabey duruşunun, genç arkadaşlarca “büyüktür” saygınlığını da kullanarak, olmayacak hatalar yapmaya başladı. Daha geçen hafta sonu (Cuma) gazetemizin yeni mekanını ziyaretinde konu konuyu açtığında, derneğin geçmiş yıllardaki saygınlığından söz etme imkanımız olmuştu. Kendisine; dönemin Kaymakamı Mustafa İngenç’e, “törenlerde derneğimizin protokoldeki yerinin çok gerilerde olduğunu” hatırlattığımızda, bir sonraki resmi törende neredeyse (A) protokole yakın yer bulduğumuzu, ERDEMİR ile yapılan ortak bir panele karşı çıkan bir gazetecinin tavrına, dönemin ERDEMİR Genel Müdürlük Basın Danışmanı’nın “saygıda kusur etmeden verdiği ret cevabı”, Dernek başkanlığım dönemimde Zonguldak’a merhum Birol Karadeniz ve Tahsin Erel ile birlikte gittiğimizde, Pusula’nın sahibi Ali Rıza’nın (Tığ) şahsıma dönerek “ağabey sen bu ikiliyi nasıl bir araya getirdin” deyinişini anlatma imkanım olmuştu! Tüm iyi niyetimle de “Artık şu işleri düzeltin” gibi sözler sarf ettim… Bir sabah sonra (Cumartesi) ise telefonla arayan Günay, ani bir kararla gazetecilerle kahvaltılı toplantı yapmayı uygun gördüklerini, benimde katılmamı istediğini bildirdi. Konu da gereksiz yazılıp, çizilenlerin tartışılacağı olduğunu söylemişti. Sandım ki, son günlerde bazı kalemlerin kendi meslektaşlarına bilip, bilmeden sallamalarının masaya yatırılacağıydı! Önce “herkesi çağır ama” diyerek katılacağımı ilettiysem de, ardından; “iki dönem başkanlığını yürüttüğüm dernekte sözde üye aidatlarını yatırmadığım gerekçesiyle yine Günay’ın başkanlığındaki yönetim tarafından üyelikten düşürüldüğümü” tartıştım kafamda! Böyle bir durumda, toplantıya gitmemin doğru olmayacağı fikri ağır bastı! Toplantıda yaşananları öğrendiğimde ise gitmemekle ne kadar da isabetli karar verdiğim ortaya çıktı! Günay’ın kahvaltıda yaptığı konuşmanın ses kaydını dinlediğimde ise şaşırmadım ama üzüldüm. Meğer Günay, bazı meslektaşlarının (kimleri savunduğu belli!) üçüncü şahıslara yönelik yazılarındaki üslubu (!) tartışıyor, eleştiriyormuş. Eğer bu tavırlarından vazgeçmezlerse kınama bile yayınlarmış!!! “Yazıklar olsun” dedim! Gazetelere ve basın mensuplarına (namuslu-namussuz, şerefli-şerefsiz ayrımı yaparak) edilen hareketleri, gazetecilerin haber alma özgürlüğüne engel olanları, ekmekle oynayanları kınayamayan, bu uğurda ağzından ve kaleminden bir cümle/satır dahi çıkaramayan Günay, yorum yapan, eleştiren gazetecileri kınayacakmış! *** Hemen hafızamı yokladım ve Günay’ın sahibi olduğu Damar Gazetesi’nin ilk yıllarındaki haber ve yorumları geldi aklıma! Bugünkü belediye başkanına o ne sallamalardı öyle! Ne ağır ifadeler ve asılsız ithamlar yer alıyordu gazetesinde… Ve başkalarına yazdırdığı köşe yazılarında! Bugün ne olmuştu da, Günay, bir gece önce kimlerle oturup bir şeyler yiyip, sohbet ettiydi de, ertesi sabah böyle bir kahvaltıda gazetecileri hedef alan konuşma yapıyordu! Daha da üzücü olan, aynı toplantıda çanak tutanların olduğu gibi (haklı olarak) karşı çıkanların bir birleri ile yaşadıkları ağız dalaşı! Hatta yumruklaşmaya kadar gidecek şekilde tartışma!!! Helal Olsun sana Günay!!! Ne uğruna bilmiyorum ama (!) tam da gazeteleri ve gazetecileri de “böl-parçala-yönet” zihniyetine ne de güzel hizmet ediyorsun! Ne yazık ki senin bu halini bilmelerine rağmen ağarmış saçın yüzünden edindiğin (ağabey) görüntün nedeniyle çevrendekiler de seni eleştirmiyor. Sen de bunu çok iyi bildiğinden işi istediğin gibi götürüyorsun! Yazık, çok yazık!.. Bir-iki sözüm de, mesleği gerçekten yapan arkadaşlarımıza; Özellikle de genç kardeşlerime… Arkadaşlar, o toplantıda yaşatılmak istenen hatta yaratılan ortamı çok çabuk unutun ve sağ duyunuzu kaybetmeyin. Ne olur gazetecilikle ilgili ne bulursanız okuyun, sorun… Bu işten hakkıyla, layıkıyla yıllarca ekmeğini çıkaranlar var; hep de olacak.. O nedenle kısa döngüler içine girmeyin! Gazetecileri (namuslu-namussuz, şerefli-şerefsiz)diye ayıranlara çanak tutanlara her ne olursa olsun prim vermeyin.. Yoksa yarın, bugünü dahi arar hale gelebiliriz!.. Unutmayın ki, bu meslekte kısa dönem rant sağlayıp, tekrar sil baştan hal alanlar da oldu, oluyor, olacak ta!.. Ama siz onlardan olmayın!.. 12.03.2012 11:37:18 Bu yazı 1855 defa okunmuştur Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
![]() ![]() YORUM EKLE
![]() 13.03.2012
vatandaş diyor ki;kalemin dert görmesin üstad. yine kimsenin yazmaya cesaret edemediklerini yazmışsın 13.03.2012
ereğli yerlisi diyor ki;iyi güzelde pek değerli dernek başkanı fikri beyin dediği gibi şerefli şerefsiz ayrımı yapılırken kimi gazeteye ilan verilip kimi gazetelere ilan verilmezken (halende böle) niye ağzını açmadın açamazsın nedenini sen iyi biiyosun..! 16.03.2012
Ali Suat ESER diyor ki;Keşke sakal bıraksaydım. Belki o zaman dinlenirdi sözlerimiz de bu günlerdeki acı durumu görmezdik... |
![]()
Şu anda 7 kişi online
Toplam ziyaret : 81.500.878 ![]() ![]() Devamını oku » 10.03.2025 10:24:15 tarihinde yazıldı 957 kez okundu ![]() Devamını oku » 15.04.2025 11:45:12 tarihinde yazıldı 275 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 11.02.2025 13:02:26 tarihinde yazıldı 749 kez okundu |