Fikri KAPAN : ÇATALAĞZI’NDAN KANDİLLİ’YE!..

(Hakimiyet Gazetesi'nin resmi internet sitesidir)

ÇATALAĞZI’NDAN KANDİLLİ’YE!..

Son yazımda, küçük de olsa Çatalağzı beldesinde kurulu termik santrallerden bahsetmiştim. Bu bahsetmenin ise o kadar ‘küçük’ kalmasının doğru olmadığını ben de, herkes de biliyor!
   Filyos dönüşü kısa süre kaldığımız Çatalağzı’nda, bir akaryakıt istasyonu sahibiyle de yine kısa görüşmemiz oldu.
   ÇATES ve Eren Holding tarafından kurulan santrallerin fotoğraflarını çekme vesilesiyle gerçekleşen duruş sırasındaki sohbette ilginç tablo ile karşılaştım!
   Santrallere oldukça yakın iş yeri sahibi anlatıyor;
   “Burada ÇETAS’ten çok çektik. her gün tepemize adeta kum yağdı. Gerçi şimdi eskisi kadar değil ama çok çektik...”
   Yeni santrallerin kuruluş aşamasını soruyorum;
   -Peki yenileri kurulurken tepki veren olmadı mı?
   Yanıt epeyce şaşırtıcı!
   “Öyle uzun uzadıya tepkiler olmadı. Bazılarımız küçük dillendirmelerle tepki verdik ama pek de umursanmadı!..”
   -Şimdi, Eren Holding’in kurduğu santralden sıkıntınız var mı?
   “Vallahi şimdilik bir sıkıntı yok. Toz, duman da görmüyoruz ama ileride ne olur bilemeyiz. İşin güzel tarafı, yüzlerce insan ekmek buldu!..”
   Anlaşılan oydu ki, ÇATES’ten sıkıntı yaşayan Çalatağzı halkı, süreç içinde alınan tedbirler ve gelişen teknolojinin yeni kuruluşlarda uygulanmasıyla duruma alışmış, kabullenmiş!
   ***
   Uzun yıllardır, Ereğli bölgesinde termik santral kurulması düşüncesi, fikri ve oluşumu konuşuldu; hatta bu konuda yıllar öncesine dayanan imzalar bile atıldı!
   Bugünlerde yeniden gündeme gelen konu, öncelikle Yalıboyu köyleri başta olmak üzere Ereğli ve Kandilli’de de sıkıntılar yaşanmasına neden oldu.
   Bölgede yaşayan her insanın arzu edeceği gibi; istihdama yönelik yatırımlar olmalı, ekonomik kalkınma yeniden canlanmalı...
   Ancak, bunlar yapılırken de insan sağlığı, çevrenin korunması gibi değerler “kesinlikle” ön planda tutulmalı. Kaldı ki, bu tür sağlık ve çevre problemi yaratması muhtemel kurulumlar için halkın da katılımı, bilgilendirilmesi, tepkilerinin alınması yönünde
   “Çevresel Etki Değerlendirmesi” toplantıları yapılıyor.
   İki gündür Kandilli’de de yapılan toplantıların özüne indiğimizde, konuşan (konuşmaya çalışan) vatandaşı görüyorum.
   Olumlu yada olumsuz tepkisi veren (vermeye çalışan) vatandaşın görüşlerinin de, oluşturulan kurulca not edildiğini...
   Görüşler arasında “kesinlikle istemiyoruz” ağır basıyor gibi görünse de; “sağlık ve çevre tedbirlerinin alınması şart, yoksa olmaz” görüşünü savunanlar da var elbet.
   Zira kim ister ki, yaşadığı bölgeye zarar verecek, insan sağlığı ile oynayacak tesislerin kurulmasını!..
   İstihdam yaratılacak, ekonomiye katkı sağlayacak diye göz göre göre kumar oynanır mı?
   ***
   Tabi, bu tür endişelerin bertarafına yönelik termik santral kuracak firma yetkilileri, dünyada gelişen teknolojiyi de aktararak toplumu rahatlatmaya çalışıyor.
   Verilen bilgilerde, en çok korkulan ‘kül oranının’ düşüklüğünden, sağlığa ve çevreye en az zarar verecek konumda tesis olacağı yer alıyor.
   Elbette yetmiyor!
   Çünkü ÇATES gibi ‘korkutucu ve ürkütücü’ tesis göz önünde!
   Tabi Eren Holding’in yaptığı da...
   ***
   Buraya kadar normal seyrinde giden tablonun en kötü ve çirkin yönü ise ilk toplantıda yaşanan Milletvekili Fazlı Erdoğan-Belediye Başkanı Halil Posbıyık polemiği oldu.
   İki konuşmacıyı da oldukça dikkatli dinledim.
   Posbıyık, hemen hemen her zamanki tavrıyla sinirli, (zaman zaman aşağılayıcı-azarlayıcı), kendi savı karşısındakileri yok sayıcı haliyle çıktı karşımıza!
   Her şeyi bildiğini ileri sürerek (ki biliyordur), konuşulanları dinlemeyerek, kendi söylemini dikte ettirmeye çabalaması, bence kısmen haklı olduğu konumda haksız duruma düşürdü kendisini!..
   Karşı görüşe ‘hadi oradan sende’ gibi küçük sözler; milletvekiline, “otur yerine, ben konuşurken sen sus” türünden azarlar!..
   Salonu terk eden Erdoğan’ın arkasından aşağılayıcı sözlerini sürdürmesi!..
   Ereğli Belediye Başkanına yakışmayan söz ve tavırlar!
   Erdoğan’a gelince;
   her zamanki gibi başladığı cümlesinin sonunu getiremeyişi yüzünden belki de derdini anlatamadığı ortamdı toplantı..
   “Bir daha yan yana gelmem, dost olmam” sözlerine rağmen yine de Başkana zeytin dalı uzatırcasına konuştu.
   Hatta, “halk bizden kavga değil, kol kola girmemizi ve hizmet üretmemizi istiyor” şeklinde sözleriyle gönülleri bile okşadı.
   Ancak, Posbıyık’ın (daha önce de yaptığı gibi) aile efradını işin içine katana kadar!..
   dayanamadı ve salonu terk etti!
   İyi mi yaptı? Hayır!
   Gitmeyecekti, kalacaktı. yine sakin tavrını koruyarak, (gerekirse) yanıt verecekti. Belki de durumu bir kez daha anlatacak; hatta ‘ortayı bulan’ konumuna gelecekti!..
   Gelemedi; soğuk kanlılığını koruyamadı ve sinirinin kurbanı oldu!
   ***
   sonuç olarak iki günlük toplantılar bitti, kararı yukarıda birileri verecek.
   İyi de, bu yaşananlarda kim kaybetti sizce?
   biliyorum, sormamın bile yersiz olduğunu düşünüyorsunuz?
   Ereğli ve bölge!..

7.10.2010 11:34:50

Bu yazı 1886 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız