| |||
LANET OLSUN...Fikri KAPAN![]() Doğan (Gönüllü), “Şehitlerimizi Uğurlarken” başlıklı köşe yazısının bir bölümünde şöyle diyor: “… Şirketteyim. 10 saatlik yol yorgunluğumu unutup klavyemin başına oturuyorum. Terden sırıl, sıklam olmuş Fikri Kapan’a takılıyorum. ‘Nerde yandın böyle’ diye. Kapan hazır cevap; ‘şehidimize yandım, üç gündür takipteyim’ diyor. …” Hafif esprili paragrafında konusu olduğun Doğan aslında haksız değildi. Ülke genelinde art arda gelen terör saldırıları sonucu şehit düşen Mehmetçiklerimizin ekranlara ve gazete sayfalarına yansıyan haber, görüntü ve fotoğraflarının içimizi ne kadar yaktığını düşünmek bile zor. Hele aralarından birinin de bölgemizden olması… O acıyı, iç yanığını hangi boyutlara çıkardığını bir düşünün… *** Anadolu Ajansı Zonguldak Büro’dan Erdinç (Aksoy) aradı. O sırada, Kırmacı Mahallesi’nde meydana gelen balkonun beton tavanının çökmesi sonucu bir kişinin ağır yaralı hastaneye kaldırılış haberine gidiyordum. “Hemen Gökçeler beldesine git. Şemdinli’de terörist saldırısında şehit düşen askerlerden biri Gökçeler’denmiş…” Demokrat’ın (aslında ) Teknik Yönetmeni Erkan’ı (Yalçın) alarak Gökçeler’e vardık. Henüz beldenin hissetmediği acı, Şehit Er ramazan Erdem’in evine çoktan düşmüştü bile… TTK emeklisi baba Mustafa Erdem; daha inanamadığı olayın şokuyla evinin önünde oturuyor. Diğer çocukları Zeki, Metin ve Gökhan, arkadaşlarına sarılarak ağlıyor. 2 katlı binanın üst katından kadınların yaktıkları ağıtlar yükseliyor… Mesleğimiz gazetecilik… Olabildiğince serin kanlı olmalıyız.. Ne mümkün!.. Acı girdi bir kere içime… daha o anda yanmıştı yüreğim… Bırakıyorum mesleği bir yana, önce babaya, ardından da Gökhan’a başsalığı ve sabır diliyorum… O sırada şehidin amcası geliyor; yaşadığı acıyla konuşulmaması gerekenler çıkıyor iki dudağının arasından.. Gökhan ve diğerleri sakinleştirmeye çalışsa da bayılıveriyor amca… Daha sonra üst kattaki şahit ablası Sevda, baygın haliyle yakınlarının kolları arasında indiriliyor aşağıya… *** Haber yapacağız; mecburuz! Yaklaşıyorum şehit babasına; oturuyorum yanı başına, elimi koyuyorum dizine ve soruyorum.. “En son ne zaman görüştünüz?!.” Konuşamıyorum TTK emeklisi Mustafa Abi… Kelimeler düğüm oluyor boğazında, yutkunuyor… Diğer meslektaşlarım fotoğraf arıyor; gazetelerde kullanacağız! Şehidin yakınlarından birinden rica ediyorum; evden, şehidin albümü getiriliyor. Basıyoruz fotoğraf makinaların deklanşörlerine!.. İşte o anda gözünden yaşların damladığını hissediyorum. Ama belli etmeme gerektiğini de biliyorum. İşte o anda yanıyordum şehidimize… Ertesi gün “Babalar Günü”!! Yine Gökçelerdeyim… Ve Şehit Babası Mustafa Erdem, “bugün aramasını, yanımda olmasını isterdim” diyor! Lanet ediyordum bir kez daha teröre; onun yandaşlarına… Lanet olsun… Lanet olsun… Lanet olsun… 25.06.2010 11:47:56 Bu yazı 1590 defa okunmuştur Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
![]() ![]() YORUM EKLE
![]() |
![]()
Şu anda 18 kişi online
Toplam ziyaret : 81.501.376 ![]() ![]() Devamını oku » 10.03.2025 10:24:15 tarihinde yazıldı 957 kez okundu ![]() Devamını oku » 15.04.2025 11:45:12 tarihinde yazıldı 275 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 11.02.2025 13:02:26 tarihinde yazıldı 749 kez okundu |